“ÖZEL HAYATIMDA YAŞADIĞIM HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN DEĞİLİM!”
Ebru Şallı 1995’te Türkiye Güzeli seçilmiş ama sonra yaptığı spor ve kadın programlarıyla kalıcılığını sağlamış akılı modellerden biri. Bugün Pars ve Beren adında iki erkek çocuk annesi olan Şallı, ‘kadınların sevdiği kadın’ olma özelliğine de sahip. ‘Ebru Şallı by Thalia’ adı altında kendi markasını yaratan ünlü modelle, Sinan Akçıl’la ilişkisinden gelecek planlarına kadar her şeyi Posta’dan Canan DANYILDIZ ile konuştu. İşte o röportaj: Çok röportaj vermiyorsunuz bu aralar… Evet, işimle gündeme gelmek istiyorum daha çok belki o yüzden, zaten senden başka kimseye de konuşmayacağım! Hemen bu vesileyle söylemek isterim aslında, ülkenin içinde bulunduğu durumdan çok mutsuzum, insanlar bizim hiçbir şeye üzülmediğimizi düşünüyor ama değil! Bir an önce her şey düzelsin, üzerimizdeki kara bulutlar gitsin. Spor, pilates ve ürünleri derken şimdi de kozmetik alanına girdiniz! Evet, aslında çok uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi kozmetik, hatta hatırlarsan 8-9 yıl önce de ünlü bir krem markasının yüzü olmuştum, ta o günden beri aklımda kendi ismimle bir şeyler yapmak. Niye bu kadar süre beklediniz! Olacaksa iyi olsun diye düşünürüm, bir de her şeyin zamanı var, iyi düşünmek ve planlamak lazım. Thalia markası ile işbirliği yaptınız… Kozmetik acayip ilgimi çeken bir şeydir! Benim bir yatma ritüelim vardır ki en az 45 dakika! Kremlenmelerim, hazırlanmam… Bütün ailem, arkadaşlarım bilir; temizliğe ve bakım ürünlerine olan merakım. Tam da düşünüyordum, böyle bir firma olsa da nar içerikli bir şeyler çıkarsak, benim adımı taşısa diye, oldu işte! “Estetiğim yok, makyajdan uzak duruyorum!” Estetikleriniz de çok konuşuluyor! Bunu sorduğun iyi oldu, benim estetiğim yalnız burnumda var, yanaklarımda bir şey yok! (Yanaklarını elliyor) Göğüslerimde silikon vardı, sonra pişman oldum çıkardım bunu da herkes biliyor! Zaten şişman bir yüzüm var, azıcık kilo alsam çok dezavantaj bir şey bu. Çenem de biraz gamzelidir, sivridir, gülünce biraz değişir. Vallahi mi! Gerçekten! Ben doğallıktan yanayım; hatta saçımı bile topladım geldim buraya, çekimlerde fön sürem bile 5 dakikadır! Tahammül edemem! Normal günde fondöten bile sürmem. Karşı mısınız peki estetiğe? Eskiden değildim ama şimdi karşıyım, çünkü herkes aynı oluyor ve yüzün ifadesi, gözünün feri bile sönüyor! Yüz yaşı ilerledikçe oturuyor ve güzelleşiyor. Niye estetikle bozayım ki bunu? Çat diye soracağım! Nasıl zayıf kalıyorsunuz? Kusarak mı? Böyle bir şeyi asla kabul etmiyorum! Ben kusamam, kusarsam zaten kendime uzun bir süre gelemem. Kendime niye bunu yapayım ki? Çocuklarım var, ayakta kalmam lazım benim. Yanımda bu şekilde zayıf kalmaya çalışan insanlara da izin vermem. Ayrıca böyle olup da engellemeye çalıştığım insanlar oldu. Türk kadınlarında en çok neye kızıyorsunuz? Biz hala yeterli spor yapmıyoruz; yurt dışına gidince görüyorum ki en meşgul insanın bile spora ayıracak bir vakti var; bizimkiler hala ‘n’apıyım, vaktimm yokkk’ diye şikayet ediyor. Boşluktan yemek düşünüyoruz biz. Ben süper bir kadın filan ya da mucize değilim ki. Görüntüm için de çok çalışıyorum!