SİNA KOLOĞLU YAZDI: "UFAK TEFEK CİNAYETLER"İN VAKTİ GELDİ!

SİNA KOLOĞLU YAZDI: "UFAK TEFEK CİNAYETLER"İN VAKTİ GELDİ! 22 Şubat 2018 - 08:00 | Güncelleme:

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

İLK CANLI YAYINININ KONUĞU ESKİ AŞKI

Hilton İstanbul Bomonti’de düzenlenen 17’nci Gecce Mekan Ödülleri 2018’de karşılaştığım Sinan Akçıl’la 23 Şubat’tan itibaren her perşembe akşamı TRT Müzik’te yayınlanacak ‘Farklı Sahne’   adlı programını konuştuk.

Akçıl, saat 22.15’ten itibaren 1.5 saat canlı yayınlanacak programına ilk hafta Serdar Ortaç ve eski sevgilisi Rumen şarkıcı Otilia’yı konuk edeceğini söyledi.

Eski sevgililerinden Hadise’ye gönderdiği mesaj yüzünden Akçıl’la Otilia’nın ayrıldıklarını biliyordum. O yüzden “Siz küsüp, ayrılmamış mıydınız?” diye sormadan edemedim. Akçıl, “Program sayesinde barışacağız” dedi.

TRT Müzik’le 13 program için anlaşan Sinan Akçıl, Ziynet Sali, Murat Dalkılıç, İrem Derici, Mustafa Ceceli, Yılmaz Vural, Ajda Pekkan, Enbe ve İzel gibi ünlüleri sırayla ağırlayacak.

Her Perşembe gecesi takip etmek lazım Akçıl’ın canlı yayınını. Belli ki çok malzeme çıkacak oradan bize… 

USTA OYUNCU ZOR DURUMDA

Öylesine hassas bir konu ki, o yüzden çok zorlandım yazarken… Çünkü tiyatro, film ve dizilerden tanıdığımız usta bir oyuncunun içinde bulunduğu maddi sıkıntı söz konusu…

Adı bende saklı sanatçı, birkaç yıl öncesine kadar dizilerde oynuyordu. Ancak birkaç sezondur umut bağladığı yapımcılar verdikleri sözü tutmadı ya da tutamadı. Hal böyle olunca usta oyuncu, çalışırken yaptığı       üç  beş kuruş birikimle geçimini sağladı.

Boşuna dememiş atalarımız “Hazıra dağ dayanmaz” diye… O da aynı kaderi yaşadı. Dizi ve filmlerden iyi para kazananlar belli isimler… Onun gibi karakter oyuncularının dizi ve filmlerden aldıkları, başrol yıldızları gibi yüksek değil. O yüzden çalışırken kazandığı parayla giderlerini karşılayıp, zor günlerde kullanmak üzere yaptığı ufak  tefek birikimler uzun süre işsiz kalınca bitti… Dizi ve filmlerin ödüllü oyuncusu, kaldığı otelin bile parasını ödeyemez hale geldi.

Oyuncuların çoğuyla tanışıklığım var, ama bu sanatçı onlardan biri değil. Bu bilgileri bana Beyoğlu’nda karşılaştığımız oyuncu bir dostum verdi. Tanıdığım çok yapımcı var, ama onları tek tek aramak yerine, sanatçının ismini vermeden yazmayı uygun buldum. Çünkü, dışarıdan bakınca birçok insana çok cazip gelen sanat dünyasının acı bir gerçeğine dikkat çekmek, hayatını idame ettirebilmek için işe ihtiyacı olan usta bir oyuncunun varlığını sektöre hatırlatmak istedim. Umarım işe yarar…

VAR EDENLE YAR EDENİN KIYMETİNİ BİLMEYENLER

  “Bozkırın tezenesi” Neşet Ertaş’tan belki yüzlerce kez dinlemişliğim olan bu türkü ilk kez bu kadar etkiledi beni…

İki büyük nimetim var,

Biri anam biri yârim…

Birisi var etti beni,

Birisi yar etti beni…

Ana deyip de geçilmez

O yar anadan seçilmez

Biri anam biri yârim…

‘Cennet anaların ayakları altındadır’ kültürüyle büyümüş halk ozanı, ülkesinde günde ortalama bir kadın, erkek şiddeti sonunda hayatını kaybettiği için yakmadı bu türküyü… ‘İki Büyük Nimetim Var’ın tamamını dinlediğinizde belli ki halk ozanının amacı, kendisini var edenle yar edene ne denli hürmet duyduğunu, ne denli kıymetli olduklarını anlatmak…

Neşet Ertaş’ın bu türküyü ne zaman yaktığını bilmiyorum, ama aramızdan ayrıldığı yıl belli;

2012…

Eski bir türküyü yeni mesele etmemin sebebine gelince:

Düne kadar kadına bu denli saygı duyan bir toplum, nasıl oldu da bu kadar kısa sürede neredeyse günde bir kadının erkek şiddetiyle öldürüldüğü, çocukların cinsel saldırıya uğradığı bir ülke haline geldi?

‘Bozkırın tezenesi’yle birlikte insanlık da ölmediğine göre, onun mısralarında anlattığı nimetlerinin kıymetini bilen topluma ne oldu?

Bu sorunun teşhisini koymadıkça, ağırlaştırılmış cezalar, kısırlaştırma hatta idam bile nafile!  

GÜNÜN SÖZÜ

Vicdanın yanılmaz bir yargıçtır, sen onu öldürmedikçe. (Balzac)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

‘UFAK TEFEK CİNAYETLER’İN VAKTİ GELDİ

Ev ahalisi, ‘Ufak Tefek Cinayetler‘i izliyor. Şahsen diziyi bu sezonun en iyi projelerinden biri olarak gördüm. Senaryosu, müziği, oyuncuları her şeyiyle...

Fakat son bölümlerde bir şeyler oldu. Hani neredeyse tüm saatimizi bir yangına ayırdığımız bir bölüm vardı.

Ev ahalisi, geçtiğimiz salı akşamı isyan etti: “Bu kadar da pasif bir Oya karakteri, artık canımızı sıktı. İlişkilerin tümü neredeyse bir ileri, iki geri ritminde gidiyor. Koca bir site, bir kadının iki dudağı arasında hali de baydı. Bu kadar edilgen erkekler topluluğu olabilir mi? Biri intihar süsü veriyor, öteki hamileyim diyor, bir diğeri ayaklarını camla kesiyor ve adamlar boynu bükük, kaderlerine razı bir halde evin yolunu tutuyor. Kadınların hiç çalışmayarak, para yiyerek, egemen olduğu bir dünyayı, çok fazla gözümüze sokarak veriyorlar ve bu durum hayli sıkmaya başladı.” “Ne yapsınlar 120 dakika her bölümü?” diyorum. Ev ahalisi, “13 bölümlük yazılsın ve bitsin” diyor.

Hemen bir örnek veriyorlar, ‘Poyraz Karayel’ gibi bir dizi, tüm olumsuzluklara rağmen nasıl ayakta durabildi? Bu da benzer kategoride yer alıyor. Ne yapıp edip diziyi hareketlendirecekler. Artık cinayetler mi işlenecek, ne yapacaklarsa yapsınlar...”

Eleştirileri de takip ediyorlar internet ortamında, “Bak aynısını yazmış hatta ben artık izlemem diyor yazan...” Bu sayı, son bölümde epey artmış. Sezonun eli yüzü düzgün ender dizilerinden ve kendisini toparlayıp, yoluna devam etmesini isteriz.

NASIL BİR FATİH İZLEYECEĞİZ?

‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ dizisi, ikinci fragmanından sonra bize nasıl bir Fatih portresi vereceğini net bir şekilde gösterdi. Fatih, elinde kılıçla savaş meydanlarında en ön safta... Bir nevi Cüneyt Arkın imzalı ‘Malkoçoğlu’ dedim. Son fragmanda, ‘Beni seven arkamdan gelsin’ diye bir gidişi vardı. Tam da bu filmleri hatırlattı bana. Fatih bu kadar meydana indi mi? Bir padişah savaşın içine bu kadar girer mi? Teke tek elinde kılıç, etrafı

5-6 düşmanla çevrili... ‘Dizi, biraz hayaldir ve görülmek istenen ne ise onu verir’ ve ‘İzleyici, böyle bir Fatih seyretmek istiyor bu durum da, Kenan İmirzalıoğlu’na yakışıyor’ diyorlar. Yine de sordum. “O dönemde, kılıç kesiği çok tehlikeli, insanlar ölebiliyor. Hatta anlatılırmış, Avrupa’da şövalyeler bir kılıç yarası yerine, bütün kemiklerinin kırılmasına razı olurlarmış.” Böyle bir not geldi.

 

MESUT YAR-POSTA

UFAK TEFEK TOPARLANMALI

 “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) dizisinden bahsediyorum. Rölantide üç bölüm oldu ve dizi resmen akmıyor! Her hafta aynı mesele. İntikam yarışında ya Oya öne geçiyor ya da Merve. Serhan karakteri ise pinpon topu gibi iki raketten de tokadı yiyor...

Bitmedi. Cinayetle başladı, intihar, depresyon, panik atak, aldatma, dolandırıcılık, iftira gibi insan ruhunun bütün sokaklarına girildi. Ardından yangın, donma tehlikesi filan derken felaket hattında dolaşıldı. İzleyici artık bir kasırga, deprem ya da tsunami bekler hale geldi...

Zeka oyunu gibi diziler bir süre sonra klişelerle zekayı hafife almaya başlayınca sıkıntı büyüyor. Reyting sıkıntısını da buna ekliyorum ve önümüzdeki bölüm senarist Meriç Acemi’den parlak bir hareket bekliyorum!

ÖZÜR SAHNESİ EKLENDİ

Oldu. Sonunda seyirci tepkisi senaryo değiştirtti. “Çukur” (Show TV) dizisine geçtiğimiz pazartesi akşamı rüzgar hızıyla giren Emniyet Amiri Emrah, hızını alamayıp dizinin bir yerinde trafik polisi olan meslektaşını tehdit etmişti...

Harita üzerinden “Seni Digor’a sürdürürüm” tehdidinde bulunan Emrah amirin bu tavrı diziyi bir hayli ciddiye alan izleyici tarafından çok yadırgandı ve eleştirildi...

Tepkiler öyle bir boyuta geldi ki sonunda senaristler sırf o sahnenin özrünü dilemek adına ekstradan bir sahne çekip diziye yerleştirdiler. O sahne şu sıralar internette dönüyor. Önümüzdeki pazartesi de ekranda olacak...

Hep söylüyorum ve artık daha da yüksek sesle söylemekte sakınca görmüyorum: “Bizim memlekette dizi hayattır”...

O DİZİNİN YAPAMADIĞINI YAPTI

Salı gecesinin tahtı “Kadın” (FOX) dizisine geçti. Bu dizi sezonda FOX’un yüzünü güldüren en sıkı iş oldu...

Yaklaşık olarak aynı eksende giden “Anne” ile çok benzer yanı var ama “Anne”nin geçtiğimiz sezon “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” (atv) karşısında çok kısa bir süre elinde tuttuğu zirveyi bırakmak niyetinde değil...

Peki aradaki fark ne? Özet geçelim; “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” yaşlandı, “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) rölantiye aldı, “Survivor” (TV8) henüz o gecede rüştünü ispatlayamadı ve meydan “Kadın”a kaldı. Sonuç itibarıyla ekranda kimse kuş kondurmuyor. Yakaladığı boşluğu dolduruyor, o kadar!

VALLAHİ SEVİNDİM

Kebapçı Celal’i zaman tünelinden çıkmış gibi “Mehmed: Bir Cihan Fatihi” (Kanal D) isimli dizinin yeni fragmanında görünce bir tuhaf oldum...

Kabul etmek lazım ki Çetin Tekindor ekranı avucunun içinde oynatan bir oyuncu ve belli ki yine tekin olmayan bir karakteri üstlenmiş...

“Karadayı” fırtınasının sonrasında tercih ettiği “karanlık taraf” usta aktöre çok yakıştı. Ve anladığım kadarıyla bu dizide “Karadayı”nın efsane baba ile oğlu karşı karşıya olacak...

Bilmem farkında mısınız, diziyi izleme nedenleri her fragmanda çoğalıyor? Ayrıca Memati’den bu yana çizgisini giderek yükselten Gürkan Uygur’un yeni imajını da o listeye ekleyelim. Sahi nedir o bıyıklar?

GÜNLÜK BİR DİZİ Mİ YAPSAK?

“Sosyetik Ev Kadınları” (Kanal D) izleyene gündüz kuşağında farklı bir deneyim yaşatıyor...

Ama bana göre bir sorun var. Bazı diziler sosyetik ihtişamda çıtayı o kadar yukarı taşıdı ki, aynı ekibi bir günlük dizinin içine yerleştirsek çok daha yüksek oranda izleyici toplayacak sanki...

Hem ismi de fena değil hatta günlük bir dizi için fazla ideal!