MESUT YAR YAZDI: "GURBETTE BAŞLAYAN DİZİLERİN KADERİ!.."

MESUT YAR YAZDI: "GURBETTE BAŞLAYAN DİZİLERİN KADERİ!.." 23 Şubat 2018 - 08:24 | Güncelleme:

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

HOLLYWOOD BİTTİ, KORELİ GELDİ!

Her ülke kendi filmini izlemek istiyor’ deniyor. Sadece bizde

değil, dünyanın eğilimi böyle. Hollywood eski keyfinde değil. Kapitalizm akıllı, “Biz de sizin dilde film çekeriz” diyerek örgütleniyor. Bu işin uzmanı, Koreliler. Mesela bu işin piri, CJ CGV şirketi, Türkiye’de 800 milyon dolara Mars Sinemaları’nı satın aldı, tam 83 sinema salonu... Şimdi burada, “Benim çektiğim Türk filmleri oynayacak” diyecek. Hollywood biter, Koreli gelir durumu.

Kendi starlarını görmek istiyor

“Vatandaş, kendi filmini izlemek ve starını görmek istiyor”. Bu lafı, Güney Koreliler söylüyor. ‘Ortak yapım uzmanı’ da diyebiliriz. Mesela bu dev kuruluşun bir de yapım ayağı var CJE&E... ‘Miss Granny’ isimli filmin uyarlamaları, Kore’de 55 milyon dolar, Çin’de 54 milyon dolar ve Vietnam’da

4.4 milyon dolar hasılat elde etmiş. Sekiz ülkede o piyasalara film (Amerika dahil) üretiyor. Yaparken Kore sinemasını gözetiyor. ‘Ortak yapım’ ya da ‘uyarlama’ adı altında...

Bir Türk’ün gişe rekoru

Bu arada belirteyim, bu uyarlama olayı, Avrupa’da da iş görüyor. ‘Fack Ju Göhte’ Alman komedi filmi... Senaryosunu yazan ve yöneten bir Türk, Bora Dağtekin... 7 milyondan fazla bilet satmış, okul komedisi bir yapım. İkincisi çekildi. İlk hafta, 18 milyon euro gişe yapmış. Meksika’da ‘No Manches Frida’ adıyla uyarlaması çekilmiş, 12 milyon dolar gelir elde etmiş. Biliyor muyuz?

Bir Fatih Akın var (!)

‘Miss Granny’ yerlisi

‘Miss Granny’ işi çok büyük. Sinema salonlarının yeni tekeli Koreliler, şimdi bu filmin yerlisini çekip, kapattıkları sinema salonlarında gösterecek. Haberi çıktı ama son durum nedir? Yeni bir gelişme okumadım. “Bizde para ve salon, sizde izleyici var” diyerek yerli filmlere görsel kalite getirebilir. Fakat ‘tekel’ olarak, bizim yerli yapım şirketlerine “Dur bakalım parayı verdim, düdüğü çalacağım” diyebilir Koreli kardeşler. Peki nasıl bir  pazar Türkiye?

En çok yerli filmi biz üretiyoruz

Avrupa Birliği’nin televizyon, sinema, radyo vs. alanlarında çalışmalar yapan kuruluşu European Audiovisual Observatory’nin hazırladığı 2017 Avrupa sinema verileri, bizim açımızdan gayet iyi sonuçlar veriyor.

En çok yerli film üreten ülkeler sıralamasında birinciyiz. Oynayan yapımların yüzde 56’sı yerli. İkinci Fransa-İngiltere, (yüzde 37.4) üçüncü Finlandiya, (yüzde 27) dördüncü Almanya (yüzde 23.9)...

Bilet satışı idare eder

Avrupa’da bilet satışında birinci, Rusya (213.6 milyon adet). Biz yıllık 71.2 milyonla yedinci sıradayız. Bu verilerle Türkiye, boşuna Korelinin ilgisini çekmemiş.

 

MESUT YAR-POSTA

Gurbette başlayan dizilerin kaderi

 “Adı Zehra” yarın FOX’ta olacak. Hikaye Almanya’da başlıyor ve Türkiye’de devam ediyor...

Basit bir araştırmayla ilk bölümleri Prag, Berlin, Paris, Budapeşte gibi kentlerde çekilmiş 10’a yakın dizi olduğunu öğrendim...

Ama yayından kaldırılmayanlar bir elin parmak sayısını geçmiyor. Tuhaf bir şekilde çoğunun işleri ters gitmiş...

“Adı Zehra” belki bu makus talihi kırar ve benim bu ilginç takıntım bir daha sayfaya dökülmemek üzere tarih olur. Hayırlısı olsun...

İLK DÖRT DAKİKA...

Star TV’nin gelecek hafta başlayacak dizisi “Börü” önceki akşam ilk dört dakikasıyla vizyona girdi ve reklam sağanağı başladı...

Tanıtımın yayınlandığı saatlerde “Dağ 2” isimli film de yayına girdi. Kadronun yarısından fazlası o filmden çıkma zaten. Neyse...

Tanıtımın ilk 3 dakikası önceki yılbaşında yaşadığımız kanlı Reina baskınını hatırlattı. Katliamın acısını içimde hissettim...

Oradan sağ çıkabilenler ya da sevdiklerini kaybedenler ne hissetmiştir; düşünmesi bile insanın canını acıtıyor...

Altı bölümden oluşacak dizi belli ki eksenine içli dışlı tüm terör olaylarını alacak. Ve sanırım Türk dizi tarihinin can acıtabilecek kadar gerçekçi ilk işi olacak. Hissettiğim budur!

Bu kadar farkındalık yeter

“Sen Anlat Karadeniz”de (atv) kadına şiddete dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak iddiası devam ediyor...

Etsin ama yöntem bende bulantı yaratmaya başladı. Vedat karakteri bu ülkede hiç güvenlik gücü yokmuş gibi kötülükte sınır tanımadan takılıyor...

Üstelik bulantı yaratmasına rağmen sosyal medyada bu arkadaşı “Böyle bir aşk var mı ya?” diye destekleyenler çıkıyor...

Dert reyting değil de algı oluşturmaksa işler tersine sarıyor; not düşeyim. Yok reytingse eh o zaman ayıp oluyor; bunu da iliştireyim!

SUNUCU DEĞİŞTİRDİ

TRT’nin “çocuğunu sevindir” içerikli işi “Ailem Odam ve Ben” sunucu değiştirdi. Çocukların hayallerindeki odayı tasarlamaktan iyi ebeveyn olmanın püf noktalarına kadar ne varsa yapan program ilgi çekiyor...

Pedagog Gözde Erdoğan’ın yerine gelen yeni sunucu Cansu Yurtseven yine çocuk hayallerinin, ebeveyn sıkıntılarının peşinde koşacak, hepsini kabus olmaktan çıkarıp tatlı bir rüyaya dönüştürecek...

Yararlı iş mi dediniz; TRT 1’de hafta sonları 17.45’te!

Ben ne izliyorum?

Dijital platformlardaki günlük akış ve saatlerde ciddi sorun var. Yayınlanan program hakkında bilgi edinmek için info tuşuna basıyorsunuz ne programın ismi ne de saati tutuyor. Bilgi desen hak getire zaten...

Bu işin iki ayaklı bir hali var. Hem yayında olan kanal, hem de yayıncı platform o bilgiyi o infoya koymalı. Ve birbirlerini denetlemeli. Bunu müşteri isyan etmeden yapmalı. En azından bu basit işlem için “nerdeee o günler?” diye sordurtmasak diyorum!

Ama biraz tuhaf!

“Kalbimdeki Deniz”de (FOX) kötülükler kraliçesi Fikriye ve Hülya, entrikalarla Deniz’in hayatını zindana çevirmişlerdi. Sonraki bölümlerde tuhaf bir şekilde Deniz ve ailesi, iki kötü karakterle de can ciğer kuzu sarması olmuştu...

Aynı şekilde dizinin kanlı bıçaklı karakterlerinden Alihan ve karısı Deniz’le evliliklerinin bitme nedenlerinden birisi olan eski sevgilisi Şebnem arasında yeniden bir yakınlaşma belirdi.

Kısacası olmaz denilen her şey art arda oldu. Ha, bu arada dizide ileri derecede kanser olduğu bilinen Hülya’nın tedaviyi bırakıp insanların hayatını cehenneme çevirmeye devam etmesi kaç puan?

Bence hikayedeki ur bizzat bu karakterin kendisi. Tuhaf vallahi!