BUKET AYDIN’DAN CANAN HOCA VE SEFA DOĞANAY’LI KEYİFLİ RÖPORTAJ!.

NTV’nin başarılı, son dönemlerde de gözleri üzerinde toplayan haber spikeri Buket Aydın, çok konuşulacak bir röportaja imza attı. Televizyondaki başarısını Milliyet gazetesinde başladığı köşesiyle de sürdüren Aydın, Prof. Dr. Canan Karatay ve onun taklidini çok iyi yapan Sefa Doğanay’ı buluşturdu. Ortaya da tadından yenmeyecek bir röportaj çıktı.

1.04.2018 14:15:53

Son dönemlerin gözde isimi Buket Aydın, adından söz ettirmeye devam ediyor.

Aydın, Canan Karatay Hoca ve Sefa Doğanay’la eğlenceli bir röportaja imza atmış.

İşte o röportajın bir kısmı;

Bugün 1 Nisan ve biz de size bir şaka yapalım dedik.

Bir tarafta Prof. Dr. Canan Karatay bir tarafta Canan Hoca’nın taklidiyle tüm sosyal medyayı sallayan Sefa Doğanay. Hangisi gerçek ayırt etmek size kalmış.

Zira biz çok zorlandık. Boy farkı olmasa bu neredeyse imkansız. Bunun nedeniyse Sefa’nın Canan Hoca’nın önerilerini içselleştirmiş olması. Dinlediğinizde sanki Canan Hoca konuşuyor.

Sefa, Canan Karatay Diyeti’ni benimsemiş ve 4 ayda 36 kilo vermiş. Hal böyle olunca bir bilgili ki inanılacak gibi değil. Bu Canan Hocanın da çok hoşuna gitti tabii ve röportajın sonunda Sefa’yı asistanı ilan etti. Sefa daha 25 yaşında. Onu “Yetenek Sizsiniz” programıyla tanışmıştık. Ama kendisini iyice geliştirmiş. Gerçekten çok başarılı... Hoca’ya benzerliği sayesinde Canan Karatay’a dönüşmesi için çok şeye ihtiyacı yok. Bir peruk, gözlük, bir de ceket ve tabii hocanın olmazsa olmazı broş. Bir ara kimin broşu daha güzel konusu açıldı. Sefa “Ben bunu takmadan önce zeytinyağında beklettim o yüzden benimki daha güzel” diyince, Canan Hoca’nın gülmekten gözünden yaş geldi resmen. Biz bu işte çok eğlendik. Umarım sizin de güzel bir pazar geçirmenize vesile olur. Keyifli pazarlar.

-Karatay Diyeti’yle nasıl tanıştın? O süreci anlatabilir misin?

Sefa Doğanay: Canan Hocamı ilk kez 2011 yılında televizyonda seyrettim, gerçekten ezber bozan şeyler söylüyordu. O zamanlar 102-103 kilolardaydım. Canan Hocamın dediklerini uygulamaya başladım. Trabzonluyum da zaten, tereyağıyla büyümüş bir çocuktum. Dolayısıyla Hocam savununca tereyağını, ben de dedim ki; hazır tereyağımız var zaten, başlayalım. Ekmeği keselim, tereyağıyla devam edelim. Hakikaten bir baktım tereyağı yedikçe yiyorum, fakat ekmeği kestikten sonra kendi kendime zayıflamaya başladım. Protein ağırlıklı beslendim. Protein ve yağ üzerine kurulu bir diyetle aç da kalmadım. Ama tabii ki ara sıra kaçamak yaptım çünkü çok keskin bir geçiş oluyor. Tatlı da yedim ama bir tabak yiyorsam, bir dilime düşürdüm. Nefsi köreltmek için. Zamanla o da kalmıyor zaten. Canın istemiyor.

Canan Karatay: Zaten azar azar oluyor. Birdenbire olmasına imkan yok. Yavaş yavaş vücudun dengesi oturuyor. Esas temel olay vücutta, insan organizmasında… Enerjiyi karbonhidrattan alma modunu yağdan ve proteinden alma moduna çevirmek. Olay bu. Bu da birdenbire olmuyor.

S. Doğanay: Benim naçizane bir tavsiyem; ekmeği azaltırken, ısırarak değil, kopararak yemeği öğrenmemiz lazım. Isırdığımızda ağzımızın ne kadar ekmek aldığını anlayamıyoruz. Ben ekmeği ilk etapta böyle azalttım. Bu yöntemle 3'te 1 ekmek yeniyor.

"SEFA'NIN VİDEOLARINI SİNİRLENEYİM DİYE GÖNDERİYORLAR"

-Siz ne hissediyorsunuz Canan Hocam Sefa'nın sizi canlandırdığı tiplemeleri izleyince?

C. Karatay: Ben tabii ki çok mutlu oldum her zamanki gibi. Gençlerin bunu yaşayıp, uygulaması ve sağlığına kavuşması beni çok mutlu etti. Sefa bey şimdi 25 yaşında torunum yaşında sayılabilir. O 25, ben75 yan yanayız ve aynı şeyleri düşünüyoruz, bu çok önemli. Gençlerin anlattıklarımızı sahiplenmeleri ve yaymaları çok önemli…

-Siz de bizim kadar gülüyor musunuz taklidinizin yapılmasına?

C.Karatay: Gülmez olur muyum tabii ki gülüyorum, kendimi görüyorum. (Kahkahalar)Son zamanda aynı ben ama öncesinde de sesiyle, mimikleriyle, taklitleriyle, ifadeleriyle aynı şekilde yapıyordu. Hatta bana videolarını gönderiyorlar, sinirleneyim diye. Sinirlenecek ne var ki? Ne kadar güzel, müthiş bir yaratıcılık, müthiş bir kabiliyet, kutluyorum kendisini. Ve de güzel bir örnek gençler için, bütün gençlerimizin sağlığı için önemli çok önemli anlattıkları, çünkü bizim geleceğimiz gençlerimizde. Bakın 100 küsur kilodan bu kilolara inmiş, hiç beni görmeden, sadece kafasını kullanarak ve kitaplarımı okuyup prensipleri uygulayarak. Yani sağlıklı beslenerek ve doğal beslenerek, yani hiçbir ilaç kullanmadan, yani ameliyat olmadan… Çünkü metabolik bozukluklar ancak metabolizma düzelince düzelir, metabolik bozukluklar cerrahi ile düzelmez.

-Sefa sen 25 yaşındasın, senin ne düşündüğünü çok merak ediyorum. Gençler hocayı çok seviyor, düşüncelerini savunuyor ama Canan Hocaya karşı çıkanlar var.. Sence neden?

S. Doğanay: Ben sebebini bilmiyorum, insanların düşüncesine saygı duyuyorum. Ama ben bu sistemle kilo vermiş birisi olarak Canan Hocamı destekliyorum, benim sevenlerim de Hocamı destekliyor. Canan Hocanın sevenleri benim tarafımda, benim sevenlerim Canan Hocanın tarafında. Yani sevenlerimiz buluşmuş oldu aslında. Üniversite mezunu bir genç olarak sadece şunu söyleyebilirim; Dünya üzerinde kaç tane profesörün kitapları Harvard Üniversitesi Kütüphanesi’nde yer alır? Öncelikle buna açıp baksınlar, ondan sonra Canan Hocamı eleştirsinler.

"SEFA'NIN BAŞARISININ ALTINDA HAMSİ YATIYOR, PAÇA YATIYOR"

-Canan Karatay'ı canlandırdıktan sonra hayatında neler değişti onu anlatır mısın?

S. Doğanay: 2- 3 yıldır yapıyordum ama özellikle hocamın ceketini giyip, broşunu taktıktan sonra inanılmaz bir reaksiyon oldu. İnsanlar beni yolda görüyor, çeviriyorlar Canan Karatay, Canan Karatay

başka da bir şey duymuyorum. Canan Karatay'ı ayrı, sizi ayrı seviyoruz diyorlar. İnanılmaz bir sevgi seli var şu anda.

-Ben sizin makyaj yaptığınızı düşünüyordum, çok şaşırdım. Nasıl hazırlanıyorsunuz siz, anlatır mısınız?

S. Doğanay: Bir kere Hocamı çok izledim, ikincisi de Hocamın çok sempatik bir gülüşü var, onu yapınca direk Canan Karatay gibi görünüyorsunuz. (kahkahalar).

C. Karatay: Oğluma da çok benziyor.

S. Doğanay: Broş, gözlük, hocamın doğal saç renginden bir peruk, kolye ve cekete mimikleri de ekleyince iş bitiyor zaten.

-Hazırlanırken ceketi bulmakta çok zorlanıyorum dedin…

S. Doğanay: Zorlanıyorum erkek bedeni olduğu için kadın bedeninde kendime göre ceket bulmak zor. Bir şekilde hallettik.

C. Karatay: Bu zekâyı gösterir. Bunun altında hamsi yatıyor, paça yatıyor, yağıyla kuzu eti yatıyor, Trabzon tereyağı yatıyor, yumurta yatıyor…

S. Doğanay: Beni babaannemler alıştırdı ben iki yaşından beri kelle paça, işkembe çorbası bağımlısıyımdır. Haftada bir içmeden duramam, mesela sahneden sonra içerim. Sahne öncesi diyaframa ağırlık yaptığı için bir şey yiyemiyoruz, sahneden sonra yemek yemek ihtiyacı hissettiğim de biraz geç bir öğün oluyor ama kelle paça çorbası içiyorum.

C. Karatay: O kadar ağır değil kelle paça, sıvı çünkü. Ben de Anadolu'ya çok çağrılıyorum orada da herkes bilir kelle paçadan başka bir şey yemem saat kaç olursa olsun; geç de olabilir, erken de olabilir.

S. Doğanay: Hocamın nezdinde şunu söylemek istiyorum, çorbaları genelde unla yapıyorlar, bu çok tehlikeli!

C. Karatay: Evet o çok tehlikeli. Çorbalara un katılmaması lazım, unlu terbiye yapılmaması lazım…

S. Doğanay: Katı olsun diye, çorbanın kıvamı katı olsun diye onu koyuyorlar…

-Sefa senin Canan Karatay taklidinde bu kadar başarılı olmanın nedeni, aslında Canan Hocanın söylediği şeyleri içine inanılmaz sindirmiş olman benim gözlemlediğim.

S. Doğanay: Çok… Hayatımda da uyguladığım için hiç zorlanmadım.

C. Karatay: Sefa 19 yaşındayken, 100 kg'ın üzerinde iken o zamanlar şekerli, gazlı içecekler içiyor muydunuz?

S. Doğanay: Evet, içiyordum Hocam... Pizza, patates kızartması, özelikle de gecenin bir saatinde yemek yemek istiyordum.

C. Karatay: 19 yaşında genç bir delikanlının 100 kg olmasının sebebi işte bunlar, sadece pizza, patates kızartması değil, esas şişiren şekerli, gazlı içecekler. Karaciğeri yağlandırıyor, oradan başlıyor ve bütün vücudun hormonsal metabolizmasını altüst ediyor. Bütün mesele bu…

S. Doğanay: Kilo ve yağlanmadaki o çirkinlik de zaten bundan kaynaklanıyor.

C. Karatay: Beyni de bozuyor.

S. Doğanay: Turşu ve köy yoğurdundan ben probiyotik alıyorum Canan Hocam, siz ne dersiniz? Bir de her çeşit peyniri yerim, peynire ayrı bir sempatim vardır.

C. Karatay: Bu kadar zaten, yani atla deve bir şey söylemiyoruz. Kuşkonmaz çorbası söylemiyoruz (kahkahalar).

DİĞER HABERLER