FATİH ALTAYLI’DAN KOTON’A İNCE İNCE!

FATİH ALTAYLI’DAN KOTON’A İNCE İNCE! 26 Ekim 2019 - 12:46 | Güncelleme:

Seversiniz, sevmezsiniz ama şu gerçeği herkes bilir: Fatih Altaylı her zaman çalışanın yanında olur! Medyanın bir bölümü her nedense (Sebebini biliyoruz) Koton firmasında yaşanan olaylara gözünü kulağını kapatırken ünlü köşe yazarı Fatih Altaylı yine ince ince ama golü atan bir yazı kaleme aldı!

Koton’un işçilerine karşı yaptığı davranışlar (Daha önceki haberlerimizde var) büyük yankı uyandırmıştı.

Medyanın bir bölümü sessiz, görmezliğe geliyor.

Ama artık devir değişti. Pek kimse farkında değil ama medyada kabuk değiştiriyor ve yazılamayanların yazılma devri başladı, başlıyor.

Bir yandan da sosyal medya…

Çok önemli…

Ama tek başına çok anlam taşımıyor.

Çünkü orada da çok kirlenme başladı, çok yalan dolan karşımıza çıkıyor artık…

Olması gereken özellikle de toplumu ilgilendiren olaylarda medya ile sosyal medyanın iç içe olması.

Buna şimdi TV, internet ve yazılı medyadan çok az bir kısım ortak olabiliyor.

Her şeyi yazabilenler çok az!

Ancak mesela biz gördüğümüz ve inandığımız, öğrendiğimiz gerçekliğinden kuşku duymadığımız her haberi yazabiliyoruz ve en çok gurur duyduğumuz da bu…

Ancak kısa sürede göreceksiniz bu durum daha da gelişecek.

Biz şuanda pek kimse bir şey yazamadığı için siyaset, ekonomi, dış siyaset haberlerine bile ağırlık verdik.

( Önümüzdeki günlerde çok daha fazlasını göreceksiniz) Aslında bu kararı da biz vermedik. Toplum ısrarla doğrusunu öğrenmek istiyor.

Ve bizi her konuda haber yapmaya zorluyor.

Bu konuyu fazla uzatmadan özellikle çalışanlar konusunda her zaman duyarlılık gösteren Fatih Altaylı’nın köşe yazısını okumaya davet ediyoruz sizi:

Dün Türkiye’de neredeyse herkes histeri halinde “Koton mağazalarına” küfür ediyordu.

Protesto edenler, “Bir daha Koton’un kapısından girmem” diyenler, sövenler, sayanlar.

Sebep şu imiş.

Koton, sendikalılaşmak amacıyla bir araya gelen ve bir sosyal medya hesabı kuran çalışanlarını işten çıkarmış.

Yetmemiş, bu hesabı “likelayan” yani “beğenen” işçilerinin de işine son vermiş.

Üstelik de tazminatsız.

Türkiye ayakta: “Sendikaya üye olmak isteyen işçinin işine nasıl son verirsin, bu amaçla kurulan hesabı beğenen işçiye nasıl karışabilirsin.”

“Ulan” dedim, “Helal olsun.”

“Helal olsun Koton’a.”

İşçilerin işine son verdiği için değil elbette.

Koton mağazaları, birkaç işçinin işine son vererek, 12 Eylül sonrasının en büyük ayıbında Türkiye’yi uyandırdığı için.

Koton’a öfke kusanlar acaba biliyor mu ki, koskoca Türkiye’de kaç işçi sendikalı?

Sahi biliyor musunuz?

Hadi söyleyin bakayım, sizce kaç işçi sendikalı!

Bilemediniz tabii ki, koca ülkede toplam sendikalı işçi sayısı kaç ben söyleyeyim size: 1 milyon 894 bin 170.

Peki sendikalaşma oranı ne sizce!

Onu da söyleyeyim.

Yüzde 13,7.

Bunların 1 milyon 12 bin 177’si Türk İş’e üye.

674 bin 404’ü ise Hak İş’e.

Haliyle Büyük bölümü kamu çalışanı.

DİSK’in üye sayısı ise 178 bin 691 işçi.

Ve sendikalaşma oranı giderek düşüyor.

Ve Koton sayesinde Türk milleti “Yahu sendika diye bir şey vardı değil mi?” diye sendikalaşmayı hatırlıyor.

Bu yüzden Koton’u tebrik ediyorum.

Türk halkına sendikayı hatırlattınız.

Sağolun. Varolun!