UZMANLARDAN DA TEPKİ GECİKMEDİ: BUNUN ADI İSTİSMAR

UZMANLARDAN DA TEPKİ GECİKMEDİ: BUNUN ADI İSTİSMAR 8 Temmuz 2020 - 11:29 | Güncelleme:

Dün sosyal medya 3 yaşındaki kuzenine zorla sigara içiren Betül Aşçı’nın görüntüleri ile çalkalandı. Küçük kuzenine sigara içirmeye çalışan ve bu görüntüleri hesabında paylaşan Betül Aşçı’ya hem sosyal medyadan hem de uzmanlardan tepki gecikmedi.

Betül Aşçı, dün yayınladığı görüntülerle infiale neden oldu. Kucağında oturan küçük kıza canlı yayında zorla sigara içiren kadın, argo ve küfürlü konuşmalarıyla da tepki çekti. Kız kardeşinin, "Babam sigara içirmez, ben içmem" sözlerine, "Ben baban mıyım?" diyerek karşılık veren Aşçı’nın bu videosu sosyal medyayı ayağa kaldırdı.

Görüntülerin tepki çekmesi üzerine Betül Aşçı’nın adresi savcılığın talimatının ardından emniyet tarafından tespit edildi. Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler Betül Aşçı’yı gözaltına aldı.

Bakanlık soruşturma başlattı

Olayın ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir açıklama yaparak, “Canlı yayında kardeşine zorla sigara içirmeye çalıştı" başlıklı haber ve görüntülere ilişkin, İstanbul'daki çocuk ve ailesiyle ilgili sosyal inceleme yapıldığını, çocuklara rehberlik desteği sağlandığını ve inceleme sonucunda da gerekli tedbirlerin alınacağını bildirdi.

Dün yaşanan olaya Hürriyet Aile uzmanlarından da tepki geldi. "Bir çocuğun canlı yayında oyuncak edilmesi yine bir istismar biçimi. Aynı anda orada bulunan diğer insanların duruma göz yumması da birçok yetişkin tarafından istismara maruz kaldığını gösteriyor" diye belirten uzmanlar olayı enine boyuna değerlendirdi.

“ÇOCUK BU OLAYDA BİR OYUNCAK, BİREY DEĞİL”

Pedagog Elif İpek: Çocuk için varlığının göstergesi olan bedenini aşağılama ile başlıyor video... “Boyu da yetişmiyor ha!” Aşağılama girişimi çocuğun savunması ile devam ediyor: “Yetişiyo!” Ve çocuk kadraja giriyor. Daha sonra sosyal kabulün çok önemsendiği yaştaki çocuğu görüyoruz. Sigara dumanına dahi maruz bırakılmaması gereken çocuğa sigara teklif ediliyor. Çocuk burada yetişkin tarafından bir çocuk birey değil, adeta bir canlı oyuncak bebek muamelesi görüyor. Ebeveynlerinden öğrendiği doğruyu ne kadar savunsa da, yetişkinin aklı daha usta olduğundan çocuk kandırılıyor ve bir taklit oyunuymuşcasına yansıtılan teklife katılıyor. Maalesef ortamdaki diğer insanlar da bu yetişkin bireyi durdurmuyor. Maalesef bunun adı istismar. İhmal de söz konusu. Bu yaşta bir çocuğun ortamdaki o kadar yetişkin tarafından doğru olarak gösterilen/yanlışa göz yumulan durumda kendini savunması mümkün değil.

Konuyu çocuk açısından ele almak gerekirse, aile çocuğu güçlendiren ve kendisini koruma girişimini destekleyen bir açıdan konuşursa bu öğretici olabilir ve çocuğun duygu dünyasında hasara yol açmayabilir. Tabii bu durum ailenin çocuğa daha fazla göz kulak olması gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor! Bu durumda ailenin ihmalinden söz etmek mümkün. Çünkü ortamda sigara olmasa bile, reşit olmayan bir çocuğun canlı yayında oyuncak edilmesi yine bir istismar biçimi. Aynı anda orada bulunan diğer insanların duruma göz yumması da birçok yetişkin tarafından istismara maruz kaldığını gösteriyor. Çocuk burada bir oyuncak, birey değil!

İstismar uzaktan değil, yakından gelen bir tehlikedir. İhmal ile başlar. İhmal edilen çocuk istismara açık hale gelir. Ailelerin çocukları ile gerçek ve samimi ilişkiler kurmaları, çocukların benlik ve kimlik gelişimleri açısından destekleyicidir. Ailenin çocuğa sınır koyması, çocuğun da başkalarına karşı sınır koyabilme becerilerini geliştirir.

“YAKINLIK DERECESİ FARK ETMEZ, İSTİSMAR SUÇTUR!”

Uzman Psikolog Ceylan Şekerci: Betül Aşçı’nın sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı görüntülerde en belirgin durum çocuk istismarıdır. İstismar, çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin tarafından uygulanan ve kötü muamele içeren tüm davranışlardır. Bu tabloda çocuğun karşı çıkmasına rağmen sigarayı ağzına koyması için zorlanması ve sözel dayatmalara maruz kalması, fiziksel ve duygusal istismarı öne çıkarıyor. Psikolojik açıdan baktığımızda istismara maruz kalan 3 yaşındaki çocuğun davranışlarında saldırganlıktan edilgenliğe farklı tepkiler ortaya çıkabilir. İlişki kurmada güçlük, özgüven eksikliği, aileden uzaklaşma ya da bağımlı kişilik görülebilir. Aileden ve yetkili birimlerden alınacak psikolojik ve sosyal destek çocuğun bu olaydan en az hasarla sıyrılmasını sağlayacaktır.

İstismar, yakınlık derecesi fark etmeksizin, kimden gelirse gelsin suçtur ve adli makamların müdahalesini gerektirir. Betül Aşçı’nın 3 yaşındaki kuzeni üzerinden güç gösterisinde bulunma çabası, konuşma tarzı, uygunsuz hareketleri hepimizin tepkisini çekti. Günümüzde sosyal medya, bazı kişiler tarafından ünlü olma platformu olarak görülüyor. Bu platformlardaki bilgi akışının hızı, sosyal medyanın amacı dışındaki kullanımlarını da daha çekici hale getiriyor. Bu genç kızın uyguladığı istismar aslında sorunun sadece görünen ve içimizi acıtan yüzü. Psikolojisinin irdelenmesini, gerekli destek ve yönlendirmelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum.

“EN UFAK BİR OLUMSUZ HAREKET ÇOCUKTA İZ BIRAKABİLİR”

Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı M. Berk Karaoğlu: Çocuğun sağlığını fizyolojik veya psiko-sosyal anlamda etkileyebilecek davranışlar istismar kapsamına girer. Nitekim bu olayda da her ne kadar sözde yetişkin olan kişi bunu neşe içinde, olumlu bir hareket gibi videoya alsa da, hem çocuğa zorla istemediği bir şeyi yaptırmaya çalışması hem de yaptırmaya çalıştığı eylemin model alınmaması gereken ve sağlığa zararlı bir eylem olması sebebiyle yetkililerce ele alınmasını gerektirir.

Özellikle kişilik gelişiminin çok büyük bir oranda çocuklukta şekillendiğini düşünecek olursak, yetişkin bireylerin, ebeveynlerin çocuklar ile ilgili davranışlarında sadece sosyal medya platformunda değil, her yerde dikkatli olmaları, en ufak bir olumsuz hareketinin bile çocukta iz bırakacağını bilmeleri gerekmektedir.

“ÇOCUĞUNUZU EMANET ETTİĞİNİZ KİŞİYİ İYİ DÜŞÜNÜN”

Uzman Pedagog Zeynep Şimşek: Çocuk istismarı denildiğinde aklımıza ilk önce cinsel istismar gelir.  Aslında çocuk istismarı, çocuğun bir yetişkin tarafından fiziksel ve ruhsal olarak zorlanması olarak tanımlanabilir. Örnek vermek gerekirse çocuğa zarar verecek maddeleri içirmek, küfür etmesini istemek, çocuğu yaşına uygun giydirmemek, yalan söylemeye zorlamak dahi çocuk istismarına girer. Çocuğa istemediği bir şeyi zorla, küfür ve hakaret ile yaptırmak çocuğu ruhsal olarak etkiler. En önemlisi kötü bir alışkanlığa neden olabilir. Güven duygusunu zedeler. Özellikle akrabalık bağı olan biri tarafından yapılıyor olması çocuğun yakınındaki yetişkine bile güvenmemesine neden olur ve o an korku, baskı da yaşadığı için gelişimsel olarak regresyon (gerileme) yaşar. Gece korkuları, altına kaçırma, içine kapanıklık ve ileriki dönemlerde sosyal fobiye bile dönüşebilir.

Çocuğun bizim görmediğimiz bir ortamda bir diğer yetişkin tarafından istismara maruz kalma ihtimali hep aklımızda olması gereken bir durumdur. Bundan sebep çocuğun kimlerle zaman geçirdiği, ebeveynin iradesi ve kontrolündedir. Ailelere önerim, çocuklarını kime ve kimlere emanet ettikleri konusunda emin olmalarını hatırlatmak ve çocuğun istismara uğradığını düşünüyorlarsa mutlaka bir uzmana danışmak olmalıdır. Çünkü çocukluk dönemindeki travmalar büyüyünce geçmiyor sadece form değiştiriyor.

GEREKLİ TOPLUMSAL BİLİNÇ OLUŞTURULMALI

Uzman Klinik Psikolog&Aile Danışmanı: Psikososyal gelişim dönemlerine göre isimlendirirsek; kimlik kazanma çabasının yanı sıra yoğun bir kimlik karmaşası yaşayan 19 yaşında bir genç kız ve yanında merakları nedeniyle girişimci ancak bir o kadar da tedirgin 3 yaşında bir küçük kız.. Genç kızın sosyal medyaya yüklediği görüntüler oldukça üzücü ve korkutucu.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sosyal incelemelerin yapılıp, gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı. Ancak ben gerekli toplumsal bilinç oluşmadıkça, gerekli eğitim hem ailelere hem de çocuk ve gençlere verilmedikçe benzer olayların tekrarlanmasını yüksek bir ihtimal olarak görüyorum. Bu tür olaylar sosyal medyanın ve sanal dünyanın gençler üzerindeki etkisinin tartışmasız oldukça güçlü olduğunu bizlere hatırlıyor. Gençler eskilerin bir beceri alanında ilerlemek, gelişmek ve sonunda ‘ünlü olmak’ dedikleri kavramı şimdilerde ‘fenomen olmak’ olarak kullanıyorlar. Bu kavramla oldukça küçük yaşlarda tanışıyorlar. Fenomen olmak çoğu zaman onlar için bir beceriyi sergilemek, geliştirmek, yetkin olmak, kazanç sağlamak amaçlı değil de kişisel tatmin sağlamak amaçlı oluyor. Bu amaçla daha fazla tanınır, görünür, takip edilir ve beğenilir olmak için her şeyi yapabiliyorlar. Yapılan olumlu geribildirimler onlarda geçici ve sanal bir mutluluk yaratıyor. Geçici diyorum çünkü tüm sosyal medya platformlarında yenilenme ve akış oldukça hızlı. Yapılacak yeni bir paylaşım beklenenden daha çok ilgi çekebilir ve gençlerin elde ettiklerini düşündükleri fenomenliği aniden yok edebilir. Bu noktada yaşanacak olan, büyük bir ruhsal çöküş olacaktır. Sanal dünyada olumlu duygulanımlar değil ama olumsuz duygulanımlar oldukça gerçektir. Gençlerde ve hatta vakit kaybetmeden çocuklarda gerekli bilinci oluşturmalıyız. Sosyal medya, internet ve elbette ki teknoloji hep hayatımızda olacak. Ancak önemli olan kullanım süresi ve şekli konusunda gerekli eğitimin önce ailelere verilmesi, ardından aileler aracılığıyla çocuklara doğru kullanımın öğretilmesidir. Aynı zamanda anne-babalar her konuda olduğu gibi sosyal medya ve internet kullanımı konusunda da çocuklarına örnek teşkil ettiklerini unutmamalı, onlara yaptıkları uyarıları kendi hayatlarında da uygulamalıdırlar.