NORMALLEŞME ÖNCESİ 15 GÜN TAM KAPANMA MI GELİYOR?

NORMALLEŞME ÖNCESİ 15 GÜN TAM KAPANMA MI GELİYOR? 23 Şubat 2021 - 12:18 | Güncelleme:

Bilim Kurulu Üyesi Deniz Çalışkan, 1 Mart’ta başlayacak kademeli normalleşme öncesi '15 gün tam kapanalım, normalleşme öyle başlasın' şeklindeki önerileri değerlendirdi. Çalışkan, 'Tüm Türkiye’nin kapanması noktasında olduğumuzu düşünmüyorum.' dedi.

Yerinde karar dönemi öncesi, “15 gün tam kapanalım, normalleşme öyle başlasın” önerileri gündeme gelirken, Toplumda Salgın Yönetimi Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Deniz Çalışkan, Türkiye koşullarında hiç tam kapanmaya gidilmediğini vurgulayarak, “Eldeki verilerle tüm Türkiye’nin kapanması noktasında olduğumuzu düşünmüyorum” dedi. Tam kapanmanın, “en son çare” olarak cepte her zaman durduğunu kaydeden Çalışkan, il düzeyinde kapanma için ise, “Tek bir ilin tek başına kapanması, bu coğrafik yerleşimde çok olası gözükmüyor. İş yeri başka ilde olan insanlar var. Ankara’da ikamet edip Kırıkkale’de üniversitede okuyan, fabrikada çalışan pek çok insan bulunuyor” diye konuştu. Çalışkan, “İl bazındansa bölge tabanlı bir geçiş sınırlaması çok daha uygun olur” görüşünü dile getirdi.

Toplumda Salgın Yönetimi Bilim Kurulu Üyesi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Çalışkan, 1 Mart’ta başlayacak yerinde karar dönemi öncesi gündeme gelen “15 gün tam kapanalım, normalleşme öyle başlasın” önerilerini Milliyet’e değerlendirdi.

Çalışkan, yelpazede tam kapanmanın en son seçenek olduğunu belirtti. Geçtiğimiz mart ayından bu yana pandemiyi takip ettiklerini belirten Çalışkan, Türkiye koşullarında hiç tam kapanmaya gidilmediğine dikkati çekti. Yeterli önlemlerin alınmasıyla kapanmaya gerek olmayacağına dikkati çeken Çalışkan, şöyle konuştu:

 “Hep şunu söylüyoruz; sadece yurt dışından değil, iller arasında geçiş yaptığınızda da en az 10 gün süreyle yerel halkla temas etmeyin. Eğer 10 gün evinde kendisine gönüllü izolasyon yapsa, eğer İstanbul’dan hastalığı getiriyorsa Rize’ye ya da Rize’den hastalığı alacaksa kendisini korumuş olacak. Özellikle Karadeniz bölgesinde geniş aile modeli, aile etkinlikleri çok fazla. Biz toplum olarak hala sosyal mesafenin farkında değiliz. Hâlâ insanlar birbirlerini sarılıp öpebiliyorlar. Özellikle aile fertlerinden bulaşacağı konusunda daha düşük risk algısı var. ‘Dışarıdan bulaşır da aile bireylerinden bulaşmaz’ gibi algılanıyor. Biz eğer aile içerisinde bu önlemleri uygulanabilir hale getirebilirsek, bu kadar katı bir tedbir almak durumunda kalmayız.”

Kapanmaların sosyal, iktisadi birçok boyutunun olduğunu vurgulayan Çalışkan, şunları kaydetti:

“Tam kapanma en son çare olarak her zaman elimizin altında ama kar-zarar hesabı burada çok önemli. Tabii ki can çok değerli, kıymetli. Ama çok daha basit tedbirlerle biz bu işin önünü alabilecekken, bu kadar katı bir tedbir... İl içi geçişleri engellemenin güçlüğü de söz konusu iken tek bir il için ne kadar gerçekleştirebileceğimizi açıkçası öngöremiyorum.”

“Şu anda o kadar aciliyeti olan bir noktada değiliz” diyen Prof. Dr. Çalışkan, şunları ifade etti:

“Belki geçen sene nisan ayında olduğu gibi şehirler arası erişimde sınırlamalar getirilebilir. Ama dediğim gibi tek bir il düzeyinde bu çok anlamlı gözükmüyor. Bölgesel olabilir. İl bazındansa bölge tabanlı bir geçiş sınırlaması çok daha uygun olur. Tüm Türkiye’nin kapanması noktasında olduğumuzu düşünmüyorum. Tek bir ilin, tek başına kapanması, bu coğrafik yerleşimde çok olası gözükmüyor. İş yeri başka ilde olan insanlar var. Ankara’da ikamet edip de Kırıkkale’de üniversitede okuyan, fabrikada çalışan pek çok insan var. Dolayısıyla bu tür bölgesel düzenlemeler, radikal kararlarda öne çıkabilir. Şu anki yapıda tek başına bir ilin kapanması mümkün gözükmüyor.”