ANILCAN TANRIYAR YAZIYOR:

BABAM 6 AYDIR, MARMARA KAPALI CEZAEVİNDE!.. HİÇ BAĞIRIP ÇAĞIRMIYOR, HABER YAPMAMIZI DA İSTEMİYORDU!

Gittim ziyarete yine, çok değişmişti, sordum, sordum…

-         Çok gençleşmiş gibisin, nasıl oldu bu?

-         18 Kilo verdim, yediklerime dikkat ediyorum.

-         Sağlığın nasıl?

-         Şeker, insülin bitti, ilaçları da bıraktım.

-         6 ayda 2 beden inceldin. Ayrıca çok mutlu gibisin?

-         Hayatımda bir türlü yapamadığım bir şey vardı. O da Kur’an-ı Kerim’i derinliğine çözmek. İşte buna imkan buldum. Yani tedebbür… Bu kelimenin de ne olduğunu burada öğrendim. Şansıma komşularım çok dindardı. Ayrıca her hafta vaiz Yusuf Hoca’nın yanına çıktım. Burası Hz. Yusuf’un medresesi gibi…

-         Baba, sana yapılan oyunlar patladı! Ticari davaları da kazandın. TV malları da geri geliyor. Evlerin, arsaların da!.. Ondan mı keyiflisin?

-         Oğlum ben koptum maddiyattan…

-         Seni buraya yargısız-adaletsiz şekilde attıranlar, sana büyük kötülük yaptıklarını sanırken, çok büyük iyilik yapmışlar.

-         Valla bak bu doğru… Sağlığım son dönem çok kötüydü. Tam zamanında gelmişim buraya… Burada din olarak en önemli öğrendiğim şeylerden biri vücudumuzun sadece bize bir “emanet” olduğu ve iyi bakmamız gerektiğiydi. Ben de artık böyleyim.

-         Baba seni “kırmızı başlıklı kız”daki kurt gibi gördüm ben! Çıkınca içinden bir canavar çıkacak gibi? 😊

-         Onun için çıkmama gerek yok.

-         Marmara cezaevi nasıl bir yer? Sen galiba tek başına bir “hücre”de kalıyorsun?

-         Benim kaldığım yere bazı gazeteciler hücre diyor ama bence değil… Tek’im, güvendeyim, kalemim kağıdım var, hep okuyorum, spor v.s. İnanmazsın 5 dk. Boş vaktim yok. Ayrıca burası çok disiplinli tam bana göre… Son 10 yıldır sıradan olmak için çok uğraştım. Ve nihayet sıradanım ve mutluyum. Dışardayken, bunlar hep peşimde, evimin önünde adam dolandırıyordu. Burası güvenli. Bir tek hastaneye çıkarsam insan görüyorum. Ben de çıkmıyorum. Zaten Allah’a şükür hep iyiyim. Bu Silivri’ye çok iftira atmışlar. Ben ciddiyeti seviyorum.  Misafirliğin kısası makbuldür, bırak beni koğuşuma döneyim, bana iftira atıp buna vesile olanların kitabını yazıyorum. Haydi eyvallah.

-         Dedi ve gitti! Ne adam ya bu babam. Saki Bodrum’da zayıflama merkezi’ne gitmiş, ya da Umre’ye çözemedim.